PİYASALARIN GÜNCEL KARAR VERİCİLERİ: ‘’MERKEZ BANKALARI’’
İktisadi yaşam ve bilhassa, finansal sistem gündelik yaşantımıza bir bisiklet sürücüsünün manevraları şeklinde sirayet etmektedir. Yokuş aşağı giderken, gücü kontrol etmek için bisiklet sürücüsü pedal çevirmez ve aksine rampa yollarda ise; pedala vira kuvvet asılarak, bisikletin yol tutmasını sağlar. Aslında, tüm bunların özünde yatan bir tek sözcük vardır ve bu sözcükte:’’ Denge’’’dir. İktisat bilimin temelinde birçok grafikte bu sözcüğe ilişkin atıfta bulunulur.
Gündemde iki Merkez Bankasının gelecek ile ilgili adımları piyasalar tarafından merakla beklenmektedir. Genel görünüm itibari ile Hem Amerika Merkez Bankalar Birliği ( FED) ve hem de Avrupa Birliği Merkez Bankasının (ECB) bilançolarını küçültme planları ve ülkelerindeki enflasyon oranı belli bir seviyeye gelinceye kadar ve piyasa gözlemlerinin tahminlerince, bilhassa, Avrupa’da yılsonu itibarı ile sonlanacağı tahmin edilmektedir. Bu belirtilere göre bu hafta başlangıcı Euro piyasalarında bir nebze düşük fiyatlama olduysa da, Euro paritesi belli bir süre yükselişe devam edecektir. Tahvil alımları, belirtilen ülkelerin 10 yıllık tahvil faizlerini epeyce yükseltmiştir. Örneğin, Almanya’nın 10 yıllık tahvilleri 0.25 faiz seviyesinden, 0,57 faiz seviyesine iki haftada yükselmiştir. Piyasada bulunan parasal genişlemenin yakın zamanda sonlanacağı vurgusu Euro bölgesinde, belli bir enflasyon hedeflemesinde kalınarak, sıkılaştırmanın başlayacağı dönemde faizleri daha da yükseltecektir.
Yukarıda belirtilen değerlendirme ağırlıklı olarak, finansal piyasaları ilgilendiren hususlar gibi gözükse de imalat ve ihracata dayalı reel sektör bu gelişmelere karşısında nasıl tepki vermelidir?
- AB Pazarı, Türkiye için öncelikli ihracat pazarı olup, birçok ülke ihracat rakamlarında önceliği göstermektedir. Güçlenen Euro/TL paritesi, TL aleyhine kırılmalar yaşatmakta, lakin, ihracat pazarı için Türkiye’nin AB a pazarındaki etkinliğini artırabilecek bir noktada oluşacaktır. Önümüzdeki bir yıllık ihracat stratejisinde AB kuvvetli öncelikli olmalıdır.
- Sadece Euro paritesi değil, USD/TL Paritesi de TL aleyhine fiyatlanmakta ve özellikle tedariki yapılan hammaddelerin alımı için USD kullanımının yüksek olduğu düşünülürse, girdi fiyatlarının yükseleceği buradan ifade edilmektedir. Lakin ABD’de hedeflenen enflasyon rakamlarına olan yakınlık, faiz artırımlarına rağmen USD / TL paritesini yılsonuna kadar afakî dengede tutmayacaktır.
- İhracata dayalı, imalat yapan firmaların genel girdisi USD ve İhracat Pazarı Euro Bölgesi olarak düşünüldüğünde, genellikle de Avrupa’ya dönük olarak;’’ Mal mukabili’’ ticaret gerçekleştirildiği düşünülürse; girdi maliyetleri için işletme sermayelerinin artacağı ve Türkiye’de finansman faiz oranlarının yüksekliği nedeni ile de kar baskılanacaktır. Bankalar, arası Back to back finansman işlemleri gibi, akredtif türlerine izin verilmesi en azından işletme sermayesi ihtiyacını karşılayacak ve hammaddenin tedarikini kolaylaştıracaktır.
- Euro ve USD pariteleri belli bir dönem yükselecek olup, sıkılaştırma sürecinden sonra da hem AB’de hem de ABD’de faizler genel seviyesi yüksek olacaktır. Mevcut ülkelerde parasal genişleme olmayacağı için de mevcut durumdaki gibi güçlü bir talep mekanizması oluşmayabilir.
- AB Merkez Bankası, Euro’yu güçlü bir seviyede tutmak istemekte, Türkiye ise; belli bir ekonomik büyüme performansı için mevcut durumdan yararlanmalıdır. Ne yazık ki; güçlü büyüme ve faizlerin düşürülmesi isteği Türkiye’de enflasyonun yükselişini daha da körükleyecektir. Özellikle, gelişmiş ülkeler faiz artırımı politikasını benimserlerken, TL’de faiz indirimi, enflasyon hedeflerinden uzaklaşmayı getirmekle beraber, TL değerini daha da baskılar ve iç talep büyüme ivmesini güçlü tutan Türkiye için iç talep daralması yaşanabilir.
FERHAT TOMO