COVİD 19 RESESYONU

COVİD 19 RESESYONU VE YAŞATTIĞI KÜRESEL EKONOMİK KAYIP 

 

Dünya’yı kilit altına alan koronovirüs küresel ekonomiyi ikinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü resesyona itti. Dünya ekonomisinin 2020’de % -3,3 küçülmesi beklenmektedir. Yani 2009 yılında yaşanan Küresel Finansal Kriz’in yarattığı tahribatın 2 katından fazla bir etki gözlemlenmektedir. Bir çok bilim adamına göre de son 150 yılın en sert resesyonu ile karşı karşıyayız. Öyle ki Dünya çapındaki Merkez Bankaları ve Hazineler eşi benzeri görülmemiş politikalar ve önlemlerle bu pandemik krizin etkilerini azaltmak için seferber olmuş durumdalar. Fakat araştırmalar gösteriyor ki  tüm bu önlemlere rağmen Küresel ticaret hacminin 2020 yılında  % 15’lik daralmaya ulaşacağı ve  iki çeyrek boyunca resesyon olucağı şeklindedir.
 

 Salgının global anlamda nihai sonucunun enflasyon olabileceği de görülmektedir. Çünkü politika yapıcıları sermaye piyasalarını göz ardı ederek reel ekonomiyi canlandırmaya yöneleceklerdir. Aynı zamanda hükümetler tarafından uygulamaya konacak paketlerin içeriğinin tasarım olarak sermaye piyasalarının şu ana kadar merkez bankalarından gördüklerinden çok farklı olacağı  ve Tüm Dünya hükümetlerinin ,şirketleri desteklemek adına yaptığı  topyekün aksiyonlarına  (vergi ertelemeleri, devlet kredileri ve garantileri)  rağmen büyük çaplı iflaslarla ve bu iflasların neden olacağı domino etkilerini engelleyemeceği ve 2020 yılında küresel iflasların en az %20 artacağı da görülmektedir.

Covid-19 dünyanın önde gelen borsalarında büyük sarsıntılar yarattı. ABD'de S&P 500 indeksi %33 geriledi. İngiltere'de FTSE100 aynı dönemde yüzde 34 geriledi. Bu gerileme oranları Almanya Dax ve Japonya Nikkei endeksleri için sırasıyla, yüzde 38-yüzde 24 ve yüzde 29-yüzde 17.5. Covid-19 etkisini ilk yaşayan Çin'de borsanın iki kez sarsıldığı görülüyor.

Özetlersek, ekonomide sert ve derin bir daralma, işsizlikte %10 üzerinde artış, borsalarda % 40'a yaklaşan gerilemeler, bize "ekonomik depresyon" tanımının ana bileşenlerini veriyor. Bu bileşenlerin çok kısa sürede şekillenmiş olmasıysa tarihsel olarak olağan üstü bir duruma işaret ediyor.

Covid-19’un yarattığı resesyonun salt ekonomik göstergelerine bakarken, koronavirüs salgınının yaratmaya başladığı gıda krizi riski gözden kaçmıştı. Şimdi ise tüm Dünya’da bu risk tartışmaların gündemine oturmayı başardı. Küresel sorun pandeminin tedarik zincirini koparması nedeni ile , hem süpermarketlerin rafları boşalıyor hem de raflardaki ürünlerin fiyatları artıyor. Böylece özellikle, nüfusun düşük gelirli kısmının gıda rejimi olumsuz yönde etkilenmeye başlıyor. Dünya tarihine göz attığımızda gıda krizlerinin gerek ülkelerin içindeki gerekse ülkeler arasındaki siyasi gerginliklerin, istikrarsızlıkların artışı arasında doğrudan bir ilişkili olduğunu gözlemleyebiliriz.

Küresel Ekonomi politikalarına bakacak olursak;  kamunun ağırlığının artacağı bir döneme giriyoruz. Böylesi dönemlerde ülkeler liberal politikalardan korumacı politikalara doğru geçiş yapmaktalar. Zaten buna dair ilk adımlar bir süredir devam eden ticaret savaşlarıyla birlikte atılmıştı. Virüs kriziyle birlikte bu süreç daha da hızlanabilir ve korumacılığın kapsamı genişleyebilir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler sermaye ve yatırımların içeride kalması için çeşitli düzenleyici mekanizmaları devreye sokabilir. Bununla birlikte, Kovid-19 krizinden etkilenen bazı büyük şirketleri ayakta tutmak için kamulaştırma politikaları devreye girebilir.

 

Tüm bu araştırmalar ışığında küresel ekonominin tasarruf ağırlıklı bir davranış eğilimine doğru yöneldiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Karantinadan çıkış sürecinde  tüm Dünya hükümetlerinin ; tüketimi canlandırmak adına daha fazla tüketici odaklı politikalara yönelmesini  de beklenmektedir (KDV kesintileri vb. ). Aynı zamanda, krizden en çok zarar gören: havayolu taşımacılığı, otel ve konaklama ve perakende gibi sektörlere mali yardım önlemleri ve şirketlerin yeniden ihracata başlaması için desteklerin de olması önem arz etmektedir.

 

Son olarak yukarıdaki açıklamalar ışığında covid-19 krizinin küresel çapta  finansal boyutlarını değindik. Fakat burada bir de madolyanın öteki yüzü var ki o da sosyal boyutu. Yani kriz sadece sadece üretim ve ticaret açısından değil, sosyal boyutlarda da zarar verebilir.İnsanların yurtdışı tatillerini daha az tercih etmesi, uluslararası fuar ve konferanslara katılımın azalması ve yabancı karşıtlığının artması gibi ihtimaller ciddi anlamda gündemde olabilir. Böylesi bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda  ise ülkeler ve insanlar arasındaki bilgi ve deneyim paylaşımı da belli ölçülerde azalabilir.

Bir başka ifade ile Kovid-19 krizi, yukarıdaki satırlarda ifade edildiği gibi, küresel ekonomik ve sosyal yapıyı farklı kanallardan etkileyebilir. Bu şok dalgasının ülkeler üzerindeki etkisi farklı derecelerde hissedilecektir.

 

KAYNAKÇA:

https://www.eulerhermes.com/en_global/economic-research/insights/covid-19-quarantined-economics.html

https://www.mckinsey.com/business-functions/risk/our-insights/covid-19-implications-for-business

https://www.undp.org/content/undp/en/home/librarypage/crisis-prevention-and-recovery/the-social-and-economic-impact-of-covid-19-in-asia-pacific.html

https://www.oxfordeconomics.com/coronavirus

https://www.csis.org/analysis/global-economic-impacts-covid-19

https://www.researchgate.net/post/What_are_the_expected_economic_impacts_of_COVID-19_on_the_world_economy

 

 

Konu

Telefon Numaranız

Mesajınız

Konu

Telefon Numaranız

Mesajınız